Öfke ile Başa Çıkma Yolları

‘’Duygular organizmanın fizyolojik reaksiyonlarıdır. Her duygu faydalıdır ve bir işleve sahiptir. Öfke engellenmeye ve kişisel bütünlüğümüzün bozulma tehdidine karşı verilen bir cevaptır. Benliğimizin, kişisel alanımızın sınırlarını çizer. Diğerleri karşısında var olabilmemizi ve diğerleri sınırlarını aştıklarında, yeniden uyumlu bir ilişki kurmamızı sağlar. Bilinenin aksine gerçek bir öfke harika bir danışmandır.’’

Çocuklar fiziksel olarak bağımsız olduklarını hissetmeye başladıktan sonra bir birey olarak var olduklarını anlamaya ve anlatmaya ihtiyaç duyarlar. Bununla birlikte ‘’Çocuk beyninin duygusal devreleri hassastır; özdenetim, ölçülülük, karar verme gibi davranışları etkileyen alanları daha tam olarak olgunlaşmamıştır.’’ Bu yüzden hissettiği duygular sonucu ortaya çıkan davranışları daha tepkiseldir. Belirli bir yaş aralığında inişli çıkışlı bir tabloda öfke krizlerini evrensel olarak tüm çocuklarda görürüz. Çocuğun tükürmesi, ısırması, bağırması, tekme atması kendini yerlere atması yani kendini kaybetmesi öfke krizidir. Fakat çocuk aslında öfkeli değildir, stres altındadır. Uzun süre oturması, ekran karşısında gereğinden fazla vakit geçirmesi, çok fazla şekerli gıda ya da katkı maddeleri içeren besinler tüketmesi, hayır kelimesini duyması, hayal kırıklığı yaşaması çocuğun stresini tetikler. Çocuk zor bir durum yaşıyor olabilir ve duygularını bastırmak zorunda olduğunu düşünüyordur. Kendisini güçsüz, engellenmiş hissedebilir. Baskılayan bariyer gevşediğinde ise davranışlar yüksek dozda çıkar. Özellikle yaşamın ilk evresinde kendisiyle ne fazla ilgilenen kişiye -sıklıkla anneye- karşı boşalacağı bir tepkimeye yol açar. Bu fazla enerjinin sağlıklı bir şekilde dışa aktarılması çocuğun güven duygusu ve kimlik gelişimi için önemlidir. Peki bu öfkeli anlarda ne yapabiliriz;

  • Öncelikle çocuğun yaşadığı duyguya empati ile yaklaşmak ve bunu yaşaması için alan tanımalıyız.
  • Kabul mesajını iletmek adına onun hizasında çömelerek göz teması kurmak, onu dinlemek için orada olduğumuzu belirtmemiz gerekir.
  • Sarılmak dopamin hormonunu arttırdığı için çocuğumuz da kabul ederse sarılabilir yahut ellerini tutabiliriz.
  • Duygularını yansıtmalıyız, gözlemlerimizi betimlemeliyiz.
  • Öfkesinin sebebini kelimelere dökerek çocuğumuzla iletişimde kalmalıyız. Örn; Sinirlisin çünkü biraz daha parkta kalmak istiyordun.’’ Eğer sebebini bilmiyorsanız çocuğunuza sormalı ve onu dikkatlice dinlemelisiniz (öğüt vermeden, yargılamadan).
  • Öfkesinin yoğunluğu ile ilgili somutlaştırma yapmalıyız. Örn; Öfkene 0-10 arasında kaç puan veririsin? Ya da ne kadar öfkelisin, bu duyguyu neye benzetirdin?
  • Problemi kabul etmeli ve empati kurmalıyız. Örn; Parkta çok eğlendiğini biliyorum, bu yüzden daha çok kalmak istiyorsun, buradan ayrılmak sinir bozucu..,
  • İfade edebileceği bir alan yaratmalıyız.
  • Problemin çözümü için alternatifler önermeliyiz.
  • Öfkeli davranışlarının üstünden zaman geçtikten sonra olayı özetleyip baş etme becerisini ifade ederek çocuğumuzu takdir etmeliyiz.